Meraba.!
Ben, evimde iki tane akvaryumla uğraşıyorum.
İlk önce size, akvaryumun bu eve nasıl geldiğini anlatmak istiyorum.
Bir haftasonu ailemle gezmek için dışarıya çıktık. Tabi benim aklımda hep akvaryum vardı. Çünkü ben akvaryumu çok severdim. Yani aklımdan hiç çıkmazdı. Hep gezerken" Annem" "Babam" hiç farketmez hep bir hayvan satılan yere geçerken gelin bir bakalım derdim.İşte bir akvaryumcudan geçerken o balıklar benim gözüme takıldı. Ondan sonra babamın elinden tuttum ve gelin bir bakalım dedim. Ve içeri girdik. Annemde gel ne yapacaksın balıkları başka zaman alırız dedi.(tabi bide o başka zaman, ne zaman bilinmez) ama ben umudu kaybetmedim.Anne bi dur ya dedim. Ondan sonra bizde tam bu akvaryumların kampanyasında gelmişiz. Ve adamla anlaştık ve mutluluktan uçacaktım. Babama akvaryum ne zaman gelecek, akvaryum ne zaman gelecek diye 10-15 kere söyledim çünkü çok sabırsızdım.İlk defa evimde, balık beslemenin zevkini yaşıyacaktım.Ondan beri hep akvaryumumu çok severim ve çok önem veririm. Birde ikinci akvaryumun nasıl eve geldiğini anlatayım ama onu buraya getirene kadar balıklar ölecek diye ödüm kopuyordu.! İşte birgün akrabalarımıza gitmiştik. Yedik içtik ondan sonra gitme vakti geldi. Benim halamın oğluda benim eskişehirde bir arkadaşım var ondada balıklar var dedi. İşte akvaryuma balıklar sığmıyor siz besleyebilirmi siniz? dedi. Bizde hangi cinsten dedik. Oda ciklet cinsinden dedi. Onlar bizim balıklarla yaşamaz dedik.(bu arada bizim balıklarımızın cinsi japon,lepistes,vatoz,neon,moli ve çöpçü) Babamda onun için onlara bitane akvaryum lazım dedi.Tamam o zaman siz bir ara eskişehire gidip balıkları getirin siz gelene kadar bişeyler ayarlarım dedi. Tabi bende ilk defa eskişehire gidiceğim için çok heyecanlıydım.İşte birgün halamın oğlunu aradık.Nasıl gidicez felan dedik. Ben okuldan gelince abimle "Tren Garına" doğru yol aldık. Biletimizi aldık ve iki buçuk saat felan bekledik trenin gelmesi için tren geldi.Eskişehire vardığımızda akşam olmuştu ve hava buz gibiydi. Tren'den inerken halamın oğlunu gördük. İşte açmısınız bişey alyımmı dedi. Ben de aç degilim dedim. Ama abim açsa onu bilemem dedim.Ondan sonra tantuniciye götürdü. O yemeği ilk defa yiyecektim. Gördüğümde döneri parçalamışlar ekmeğin arasına koymuşlar ve tantuni diye satıyorlar. Ama dönerin tadına benzemiyordu. İşte zar zor yedim.Ve çıktık. Evlerine geldik. Evde arkadaşları vardı.Yarın oldu. biyerleri gezdirdi tanıttı bize. Gitme günü gelince bende hiç balıklara bakmamıştım. Balıklara bakabilrmiyim dedim oda hayır diyecek hali yok tabi. Gittim ve baktım onlar zaten başlamışlar bile balıkları bir şeye doldurmaya, ben de baktım. İşimiz bittikten sonra ayrılma vakti geldi. Aslında bir iki gün daha kalsam diyordum ama okulum vardı. Trene bindik ve yolumuz ankaray'dı.Elimizde iki tane oksijen hapı vardı her birini durduğumuz durakta atıyorduk.İşte böyle böyle ankara'ya vardık.
Ben korkuyordum tabi ölürler diye oksijensizlik'ten. Eve gelene kadar çalkaladığımız için su rakı gibi olmuş. Balıklar'dan hiçbiri gözükmüyordu. Bizde şakasına onlar içine rakı damlattılar dedik. Ondan sonra bizim yaruluğu aldık ve içine boşalttık. Tabi acemiliğimiz boşaltırken farketmeden 2 tanesini yere düşürmüşüz. Birisini üzülerek söylüyorum ezmişim.! Bitaneside orda çırpınıyordu bizde yerdeki mikropları akvaryumdaki balıklara bulaştırmasın diye onuda mefta ettik. Tabi dört beş ay sonra onlarada yeni bir akvaryum geldi. Halada onda yaşıyorlar. İşte size anlatcaklarım bu kadar ama bu sadece akvaryumlarım'ın nasıl bu zor şartlarla geldiğini bir konu ettim.
Sayğılarımla... BARIŞ ATA
Ben, evimde iki tane akvaryumla uğraşıyorum.
İlk önce size, akvaryumun bu eve nasıl geldiğini anlatmak istiyorum.
Bir haftasonu ailemle gezmek için dışarıya çıktık. Tabi benim aklımda hep akvaryum vardı. Çünkü ben akvaryumu çok severdim. Yani aklımdan hiç çıkmazdı. Hep gezerken" Annem" "Babam" hiç farketmez hep bir hayvan satılan yere geçerken gelin bir bakalım derdim.İşte bir akvaryumcudan geçerken o balıklar benim gözüme takıldı. Ondan sonra babamın elinden tuttum ve gelin bir bakalım dedim. Ve içeri girdik. Annemde gel ne yapacaksın balıkları başka zaman alırız dedi.(tabi bide o başka zaman, ne zaman bilinmez) ama ben umudu kaybetmedim.Anne bi dur ya dedim. Ondan sonra bizde tam bu akvaryumların kampanyasında gelmişiz. Ve adamla anlaştık ve mutluluktan uçacaktım. Babama akvaryum ne zaman gelecek, akvaryum ne zaman gelecek diye 10-15 kere söyledim çünkü çok sabırsızdım.İlk defa evimde, balık beslemenin zevkini yaşıyacaktım.Ondan beri hep akvaryumumu çok severim ve çok önem veririm. Birde ikinci akvaryumun nasıl eve geldiğini anlatayım ama onu buraya getirene kadar balıklar ölecek diye ödüm kopuyordu.! İşte birgün akrabalarımıza gitmiştik. Yedik içtik ondan sonra gitme vakti geldi. Benim halamın oğluda benim eskişehirde bir arkadaşım var ondada balıklar var dedi. İşte akvaryuma balıklar sığmıyor siz besleyebilirmi siniz? dedi. Bizde hangi cinsten dedik. Oda ciklet cinsinden dedi. Onlar bizim balıklarla yaşamaz dedik.(bu arada bizim balıklarımızın cinsi japon,lepistes,vatoz,neon,moli ve çöpçü) Babamda onun için onlara bitane akvaryum lazım dedi.Tamam o zaman siz bir ara eskişehire gidip balıkları getirin siz gelene kadar bişeyler ayarlarım dedi. Tabi bende ilk defa eskişehire gidiceğim için çok heyecanlıydım.İşte birgün halamın oğlunu aradık.Nasıl gidicez felan dedik. Ben okuldan gelince abimle "Tren Garına" doğru yol aldık. Biletimizi aldık ve iki buçuk saat felan bekledik trenin gelmesi için tren geldi.Eskişehire vardığımızda akşam olmuştu ve hava buz gibiydi. Tren'den inerken halamın oğlunu gördük. İşte açmısınız bişey alyımmı dedi. Ben de aç degilim dedim. Ama abim açsa onu bilemem dedim.Ondan sonra tantuniciye götürdü. O yemeği ilk defa yiyecektim. Gördüğümde döneri parçalamışlar ekmeğin arasına koymuşlar ve tantuni diye satıyorlar. Ama dönerin tadına benzemiyordu. İşte zar zor yedim.Ve çıktık. Evlerine geldik. Evde arkadaşları vardı.Yarın oldu. biyerleri gezdirdi tanıttı bize. Gitme günü gelince bende hiç balıklara bakmamıştım. Balıklara bakabilrmiyim dedim oda hayır diyecek hali yok tabi. Gittim ve baktım onlar zaten başlamışlar bile balıkları bir şeye doldurmaya, ben de baktım. İşimiz bittikten sonra ayrılma vakti geldi. Aslında bir iki gün daha kalsam diyordum ama okulum vardı. Trene bindik ve yolumuz ankaray'dı.Elimizde iki tane oksijen hapı vardı her birini durduğumuz durakta atıyorduk.İşte böyle böyle ankara'ya vardık.
Ben korkuyordum tabi ölürler diye oksijensizlik'ten. Eve gelene kadar çalkaladığımız için su rakı gibi olmuş. Balıklar'dan hiçbiri gözükmüyordu. Bizde şakasına onlar içine rakı damlattılar dedik. Ondan sonra bizim yaruluğu aldık ve içine boşalttık. Tabi acemiliğimiz boşaltırken farketmeden 2 tanesini yere düşürmüşüz. Birisini üzülerek söylüyorum ezmişim.! Bitaneside orda çırpınıyordu bizde yerdeki mikropları akvaryumdaki balıklara bulaştırmasın diye onuda mefta ettik. Tabi dört beş ay sonra onlarada yeni bir akvaryum geldi. Halada onda yaşıyorlar. İşte size anlatcaklarım bu kadar ama bu sadece akvaryumlarım'ın nasıl bu zor şartlarla geldiğini bir konu ettim.
Sayğılarımla... BARIŞ ATA
1 yorum:
Merhaba Barış'cığım.
İlk önce evde akvaryum beslemek zahmetine katlanıp; ayrıcada böyle bir sevinci yaşayarak ve insanlarlada bunu paylaştığın için teşekürler. Senin bu samimi olarak yazdığın yazı inanıyorumki; bir çok genç insana örnek olacak ve onlarında hiç aklında yok iken akvaryum sahibi olacak ve onlara kendinden birşeyler vererek bir canlıyı sevmeyi öğreteceksin.Yani sevmeyi öğreteceksin.. Ne güzel bir duygu SEVMEK.! İnsanlarda az bulunun bir duygu.! Sen ve senin gibiler coğalırsa dünyaya ben inanıyorumki barış gelir. İnsanlar paylaşmayı öğrenir ve savaşlar biter.
"Güzel günler göreceğiz çocuklar/ Motorları maviliklere boyuyacağız" diyor ünlü şairin birisi..
Samimi olarak duygularını paylaştığın için çok teşekürler sana.. Ayrıcada, düşüncelerini yazma cesaretinden ötürü seni kutlarım..
Bundan sonrada her konuda yazmanı bekliyorum..
Sevgiyle kal...
Yorum Gönder